ALİ Sami Yen ihalesi iptal oldu.
Habertürk'ün ve Habertürk yazarı Yiğit Bulut'un çabalarıyla.
Biliyorsunuz, TOKİ Başkanı'nın bu arazi için "1.2 milyar TL'lik bir değerdir" demesini haber yapmıştık.
Daha sonra arazi 404 milyon TL'ye ihaleye çıktı.
Her ne hikmetse kimsenin gerçek bir artırma yapmaması sonucunda 416.5 milyon TL'ye ihale tamamlandı.
Habertürk ve Yiğit Bulut bu duruma dikkat çeken yazılar yazdı.
Ve TOKİ bu ihaleyi iptal etti. Satışı yapmadı.
Çok da iyi yaptı.
Bakın değerli okurlar, Türkiye'de iktidarlar değişse de bazı şeyler değişmiyor.
Türkiye'nin bir gerçeği var.
Bu gerçeğin adı "Ankara merkezli müteahhit gerçeği".
Geçmişteki ihale alışkanlıklarını, bugün özelleştirme veya devletten yapılan her türlü satışta devam ettiriyorlar.
Eskiden kamu ihalelerinde fazla eksiltme yapmamak için anlaşırlar, bu işi sen al, şu işi ben alayım diye önceden paylaşıp, ihalelerde indirim yapmadan işi alırlardı.
Şimdi aynı alışkanlığı devletin satışlarında sürdürüyorlar.
Bu kez tam tersini yaparak, "Şunu sen al, bunu ben alayım" diye önceden paylaşıp ihalelerde fiyat artırmıyorlar.
Şekil şartını yerine getirmek için ihaleye giriyorlar ama önceden belirlenen kişinin alması için fiyatı artırmadan ihaleyi sonuçlandırıyorlar.
Sonra da büyük rantlar elde ediyorlar.
Bunu en somut olarak Tekel'in satışında gördük.
Bu yöntemle gruplaşarak aldıkları Tekel'i, üzerine taş koymadan üç misli fiyata sattılar.
Aynı yöntemi Ali Sami Yen ihalesinde de gördük.
Bana sorarsanız Aşçıoğlu'nun Nurol'u yanına almasındaki en büyük etken de buydu.
Çünkü Aşçıoğlu, Ankara çetesinden değildi ve tek başına bu işi ona yedirmezlerdi.
Ama TOKİ Başkanı Bayraktar bu işe uyandı ve önlerini kesti.
Umarım bu tezgâha herkes uyanmıştır.
Hesap
“ALİ Sami Yen ihalesi niye daha fazla ederdi” diye soranlara anlatayım.
Ali Sami Yen arazisi 34 dönüm.
Bunun üzerine 80 bin metrekarelik inşaat izni var.
Yeraltında ise yaklaşık yine 80 bin metrekarelik ticaret merkezi ve bunun üzerine bir de yapılabildiği kadar otopark mümkün.
Yani otoparklar hariç toplam yaklaşık 160 bin metrekarelik bir alan oluşuyor.
Yerüstünde yapılacak binanın metrekare değeri 10 bin dolar olarak tahmin ediliyor.
Çünkü Zorlu’nun yapmakta olduğu Karayolları arazisindeki binada bunun iki katı fiyatlar konuşuluyor.
Yer üzerinde 800 milyon dolarlık bir gelir söz konusu.
Yeraltında ise metrekare fiyatlarını 3000 dolar olarak öngörürseniz 240 milyon dolar da orada yatıyor.
Bunun üzerine bir de otoparkları koyun.
İnşaat maliyetini ise ihaleye girip kazanamayan birinin verdiği rakamlardan giderek söyleyeyim, 200 milyon dolar varsayın.
Arazi bedelini de 270 milyon dolar olarak dolara çevirin.
470 milyon dolar koyuyorsunuz.
1 milyar 40 milyon dolar gelir elde ediyorsunuz.
Cebinize 570 milyon dolar koyuyorsunuz.
İyi değil mi?
Köprü
3. köprünün güzergâhı belli oldu.
Şimdiye kadar yapılan tüm tahminlerden farklı bir yer.
Çevre açısından bir değerlendirme yapacak durumda değilim.
İstanbul’un çevresindeki ormanlara ne zarar vereceğini şu an netleşen bir şey olmadığı için söyleyemiyorum.
Ancak rant açısından bakıldığında, beklenenin aksine kimseye büyük rantlar yaratacak bir güzergâh seçilmemiş.
Dahası, ihale yöntemi de bence çok yerinde.
İhaleyi alacak olan her kimse, otoyol ve köprü geçiş ücretlerine dayanan bir hesap yapmak zorunda.
En kısa süreyi kim verirse o alacak. Bu işe kamu kaynağı harcanmayacak.
Yöntem de doğru ve yerinde.
Bu yöntemi belirleyen Başbakan’ı da, Ulaştırma Bakanı’nı da kutlamak lazım.
Ancak yukarıda söylediğim gibi, Ankaralı müteahhit gerçeğine de dikkat etsinler.
Hatırlayacaksınız, bunlar birkaç yıl önce “İzmit Körfezi geçişi ve İzmir otoyolu ihalesini” aldılar.
Ancak yıllar geçti, tek bir adım ilerleme yok.
Devleti oyalayıp duruyorlar.
Bu ihalede bunlara dikkat etmek gerekiyor
NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Soymayı alışkanlık haline getirenleri kamu ihalelerinden uzak tuttuğumuz zaman.
faltayli@htgazete.com.tr
|