Referandum, yani halk oylaması, halkın kendi kararını kendi vermesi, ço?unlu?un verdi?i kararın da do?ru kabul edilmesidir. Yani bir demokrasi sınavıdır bu. Bunun nesi demokrasi demeyin, herkes kendi kararını söyler, kim en çok neyi seçmi?se, o tarafın dedi?i kabul olunur.
?Demokrasi çokluk mudur, her çokluk do?ru mudur? diyeniniz olabilir. Ama konuya böyle bakmayın derim. Olay bence bizatihi demokrasi ile ilgilidir, çünkü burada kendiniz kadar, sizin gibi olmayanlar adına da sorumluluk ta?ır kararlarınız. Yani, siz beraber ya?adıklarınız için de bir sınav verirsiniz. Kısacası kamu sınavıdır, beraber ya?amadı?ın bir toplum olmanın yükümlülü?ünü ta?ırsınız.
Evet, bu benim tam da istedi?im ?ey, ama ?benim gibi dü?ünmeyene de dü?üncesini ifade etmede pay bırakıyor mu? ya da ?kar?ı tarafa kendini temsil etmek için fırsat veriyor mu? ?eklinde dü?ünmek zorunda bırakır sizi, bu seçimi yapıyor olmak. Aksi taktirde, bu bir ba?ka fikri susturmaya kadar gider, yani aslında demokrasi kendi eliyle kendini yaralar. Fikir farklılı?ını, dü?ünce özgürlü?ünü demokrasi kendi çarkında eritmi? olur ki, bu da aslında onun maddesel varlı?ını ama i?levsel yoklu?unu gösterir. Yani gerçek hayatta demokrasinin yalnızca bir isim, bir kavram olarak ya?adı?ını gösterir. ?ünkü aslında bir ?eyi seçmek, muhakkak bir ikinci seçenekten vazgeçmektir. Ve mutlaka o ikinci seçene?in de faydaları, taraf olanları vardır, ama siz ilk seçene?in faydalarını, daha a?ır tartmı?sınızdır bir di?erinden.
Her an her ?eyin de?i?ti?i, ba?kala?tı?ı bir dünyada artık kararlar, tepkiler, yönetimler bile modaya uyan bir akı? gösterirken, hem kendini, hem de senden ba?ka, ama beraber ya?ayanın haklarını gözetmek büyük hassasiyettir. Oy vermek büyük sorumluluktur, yani demokrasidir. İ?te demokrasi sınavı da, aslında ço?unlu?un ne dedi?inden çok, ço?unlu?un kendi gibi dü?ünmeyen için de, ne kadar hassasiyet ta?ıdı?ıyla alakalıdır. O sorumlulukla verilmeyen oyların da bir ülkeyi, bir halkı nereye götürebilece?i, yıllar yılı konu?ulabilecek büyük bir mevzu. ?rnekleri de Türkiye tarihinde açıkça mevcut.
Bu defa bir ihtilalin de yıl dönümünde yapılacak olan bu halk oylaması, bunu açıklıkla hatırlatıyor. Ba?ka bir fikri ta?ıdı?ı için idam edilenlerden tutun, okullarda, sokaklarda, evlerinde öldürülenler de bunun ispatı. Bu renkte isen varsın yoksa olmamalısın gibi bir ?ey bu. Hâlbuki hepimiz de biliyoruz ki, bu renklerin için de sadece siyah ve beyaz gibi keskin bir ayrım de?il alı, moru, pembesi, mavisi de var. Yani herkes ve her zümre için bir sınav bu halk oylaması. Seninle aynı renkte olmayanları da toplumsal birlik adına ya?anır kılmayı öngörüyor. Yani seçece?iz ama lafını çokça etti?imiz demokrasiyle sınanaca?ız. Her rengin kendini ifade edebilmesi için tasarlanmı? bir anayasayı olura ta?ıyorsa kabul edilmeli. Yoksa renklerden vazgeçilmemeli.
Bu ülkenin sık sık ele?tirilere maruz kaldı?ı bir konuda, en çıkması muhtemel yerden sorular çıkararak kendini sınaması, bir anayasa de?i?ikli?i ile birden çok ?eyi gözler önüne sermesi bu aynı zamanda. ?ünkü bu defa ki seçimimiz çay mı, kahve mi gibi keskin de?il. ?2007 deki bir önceki örne?i gibi de de?il. Bir ?eye ?Var mısın, yok musun? demiyor bu defaki halk oylaması. Bu defa kiminde emin oldu?umuz, kiminde olamadı?ımız anayasa maddeleri için ?Evet? ya da ?Hayır? bekleniyor bizden. Biriyle hepsini de kabul, biriyle hepsini de reddece?imiz bir seçime götürüyor bizi. Bir ta?ta, birkaç ku? vurmaya gidiyor i?. Belki de ?Evet? içine çokça serpi?tirilmi?, bir yüklü paket bu. ??oklu olurlarının hatırına gözden kaçabilecek bir ?Hayır?ı gizleyen, saklayan. Hatta, pamuklara saran onu, gözden kaçıran.
İ?in di?er boyutu ise Ne ?Evet?, ne de ?Hayır? demek öyle kolay de?ildir bu ülkede, hele de bu ?ehirde. ?ünkü biz, bu iki kelimeyi bir çırpıda bir ses olayı olarak kolay söylesek de, i? fonetikten çıkınca, söylendi?i kadar kolay kullanmadık her iki kelimeyi de. ?Evet? ile ?Hayır? bir karar kelimesi oldu?undan, ardında bir fikri barındırdı?ından, her defasında yerine ba?ka kelimeler, cümleler türettik. Gerekti?inde ben, ?evet? ya da ?hayır? demedim de diyebilmek için bunlar kaçı? noktalarıydı.
-Evet- demeyi göze alamayanlar,? ?neden olmasın; kısmetse olur; bence olumlu? gibi sayısız cümle türettiler, bir kelimenin yükünü bir cümleyle ta?ımaya çalı?tılar. Tıpkı bunun gibi,?????? ?-Hayır- için de, anlamca hayır olan ama tek ba?ına ve cesareti omuzlayan o iki heceyi söyleyemedik, cümleler türettik yerine, ?bakarız; olmasa da olur; ben almayayım gibi?. Ya net ya?amaktan korktu?umuzdan oldu bu ya da öyle kolay yeti?tirilmedik. ?ünkü daha çocukluktan ba?layarak, ço?unlukla biz kendi seçimlerini, kendi yapan bireyler de?ildik.
Okullarda derslerimiz seçmeliydi belki, ama seçmeye dayatmalıydı. Annen ne yemek yapmı?sa yemek zorundaydın. ?Ailenin senin için seçti?i ki?iyle evlenmek; eve o saate gelmek için yapaca?ın tek seçim, sana sunulan saatler için de bir tercih kullanabilmekti. Biz ço?unlukla ortak kararların alındı?ı ailelerde yeti?medik. ?o?umuz, hakkımızda verilmi? kararların boyunduru?unda büyüdük. Hangi kanalı izleyece?imize bile, elinde kumandası olan babamız seçti genelde. Sonra aniden tanı?tık, ba?ka seçeneklerle. Bu nedenle, ??ay mı alırsınız, kahve mi? ? sorusuna dahi, ?Fark etmez? yanıtını verdik, bizim için farklı tatlar olduklarını bile bile.
Tüm bu devre tanık, etkilerini görmü? biri olarak, bu halk oylaması benim gözümü korkutmuyor de?il. Seçme hakkı, seçenekleri ?imdiye kadar kısıtlanmı?, yerli kullandırılmamı? ki?ilerin elinde, bıçak kullanmayı bilmeyen bir çocu?un elinde ki bıçak gibi görünüyor bana. Kendi elini de kesecek, bıça?ı da kör edecek, kesti?i ?eyi de yanlı? kesecek. Bu yüzden tedirginim. Oy verece?e dair, verilecek oya dair ve oy verilecek konuya da dair. Her üç noktada da hassasiyetler var. Ve bazı kararların dönü?leri yok. Ok gibi çıkarlar yola, durduramazsınız birini yaralamadıkça. İ?te bu yüzden 12 Eylül?de dikkat edin, benim için de oy vereceksiniz. ?ünkü demokrasi bunu gerektiriyor, beni de dü?ünebilmeyi ve ben bir ki?i de?ilim siz sandı?a tek giderken.
|