Aradaki Fark

Aradaki Fark
ÖYKÜLER A- | A+   21.03.2021 20.37
Qavun

Aradaki Fark

BUNDAN bin üç yüz sene evvel, İslâm'ın doğmasını zarurî kılan sebep ve şartları tedkik ederken, o günkü dünyanın iki büyük devletindeki idarî ve adlî durum dikkatimizi çekiyor.

Bunlardan biri, ateşe tapan İran Şehinşahlığı; diğeri, koyu bir Hıristiyan olan Roma imparatorluğu...

Bir gün İran hükümdarı, yeni koyduğu vergileri anlatmak için halkı topladığı bir meydanda konuşurken, fakirin birinin şöyle bir feryadına muhatap oluyor:

«— Efendimiz, suyu kurumuş kuyulardan, meyva vermeyen ağaçlardan, ekin bitmiyen tarlalardan da vergi alacağım diyorsunuz; benim gibi hep kuraklık arazide yaşayan bir fakir bu ağır yükün altından nasıl kalkabilir?..»

Halkın içinde şahsına hakaret edildiğini, adaletinin küçümsendiğini ileri süren İran hükümdarı, zavallı fakiri kalabalığın gözleri önünde ateşe attırarak yaktırmaktan asla vicdan azabı duymuyor; ne kadar haklı ve masum olursa olsun, dilek ve rica sahibinin canına kıymakta tereddüt göstermiyordu.

İslâm'ın doğduğu günlerde ateşperest İran'da adalet, devlet ile halk arasındaki münasebet bu fecaatte idi.

Ne halk hükümdardan adalet isteyebiliyor, ne de idareci sınıf, milletin yalvarıp inlemesine bir değer vermek ihtiyacını duyuyordu.

O günkü koyu Hıristiyan Şarkî Roma imparatorluğunun bir merkezi olan İstanbul'da ise, durum aynı fecaatte idi. İmparator, SÜLEYMAN Aleyhisselâm'ı geçmek iddiası ile inşâsına başlattığı Ayasofya kilisesinde, ülkesinin bütün halkını kamçı zoru ile çalıştırmak istiyor; bu cebrî mesâiye iştirak etmek istemeyenler, Sultan Abmed meydanındaki hipodromda yağız atların kuyruklarına bağlanarak paramparça ettiriliyordu. Bu vahşetleri derin bir çaresizlik için¬de seyreden diğer işçiler, zarurî bir tevekkülle gece gündüz kralın angaryasında bedava çalışmaya devam zorunda kalıyorlardı.

O günkü dünyanın medenî hâli umumiyetle aşağı yukarı böyleydi.

İslâm'ın ise getirdiği devlet ve hükümet anlayışına, halkın hükümete, hükümetin halka karşı takındığı tavra bir göz atacak olursak durumun diğer devletlerle mukayese edilmeyecek kadar farklı olduğunu müşahede ederiz.
Bir gün İslâm'ın Peygamberi ve en dirayetli devlet idarecisi, Müslümanları mescidine toplayarak hesap verdiği bir hutbesinde, — diğer milletlere rağmen — bakınız ne diyor:

«— Ey Müslümanlar, idarenizde bulunduğumdan beri kimin sırtına vurmuşsam, işte sırtım, gelsin vursun.
«— Kimin namusuna sövmüşsem, işte şerefim, gelsin sövsün.
«— Kimin malını almışsam, işte malım, gelsin alsın,
«— Sakın içinizden biriniz demesin ki hakkımı alacaktım ama, Resûlullah'ın darılacağından korktum, çünkü benim inancımda ve yaradılışımda hakkını isteyene darılmak yoktur.»

Bundan sonra Allahın Resulü şöyle devam ediyor:
«— Şunu iyi biliniz ki, benim en çok sevdiğim kimse, benden hakkını alân, yahut da helâl eden kimsedir. Ancak bu suretle Rabbimin huzuruna — üzerimde başkasının hakkı olmadan — tertemiz çıkabilirim.»

Bu sırada dinleyenlerden biri ayağa kalkarak:
«— Yâ Resûlallah! Benim zâtınızdan üç dirhem alacağım var,» diyor ve bu isteğinden dolayı yanındakiler onu asla ayıplamadıkları gibi, kendisi de hiç bir korku ve endişe hissetmiyor. Halbuki diğer milletlerde bu hareketin cezası en azından ya diri diri ateşe atılmak, yahut da vahşi atların kuyruklarına bağlanarak dere tepe sürüklettirilip paramparça ettirmek iken, Allah'ın Resulü, bakınız ne diyor:

«— Biz kimseyi yalancılıkla itham etmeyiz, söylediğin doğru mu, eğri mi, diye yemin de teklif etmeyiz. Fakat şu anda hatırlayamadığım bu borcum nereden kaldı, bunu hatırlatır mısınız?»

Adam cevap veriyor:

«— Hani size bir fakir gelerek para istemişti de, sizde bulunmadığından emriniz üzerine ben vermiştim!» Bu izahattan sonra Resûlullah'ın cevabı şu oldu:
«— Amcamın oğlu Fazlı, borcumu hemen ver!.» İşte İslam, işte onlar!, ve nihayet işte biz! Ve aradaki fark!

Son Güncelleme: 19.08.2021 20:33
Aradaki fark  İslam tarihinden anekdotlar  İslam tarihinden bir yaprak  Hazreti muhammed ve saray  İslam adaleti ve bugün   
Qavun

YORUMLAR